Tedarik Zinciri Yöneticisi Sn. Ahmet Kemal Bakkaloğlu ile Röportaj

Buket Yaşar: Ahmet Bey merhaba. Eğitim ve iş hayatınızla röportajımıza başlayalım 🙂

Ahmet Kemal Bakkaloğlu: Tabi ki. Eğitim hayatım İTÜ’de başladı. İTÜ Elektronik Mühendisliği mezunuyum. Son sene mikro elektronik tasarım konusuna kafa yormaya başladım. Sonra da bu konuyla ilgili yüksek lisans yapmak istedim. Bu arada İTÜ’deki Teknokent’te de 3 ay staj yaptım o zamanlarda. Yüksek lisans için hem İTÜ’ye hem Sabancı’ya başvurdum. Özel üniversitelerin hem laboratuvar anlamında hem çeşitli destek anlamında baya katkıları fazla.

Kişiler iş hayatında veya sosyal hayatlarında öncelikle şu soruyu kendilerine sormalı: “En sonunda ne yapmak istiyorum, hayattaki asıl amacım ne?” Ne yapmak istiyorsa bir kişi, onla ilgili adımlar atmalı.

Kendi açımdan konuşuyorum; üniversite zamanlarımda ilgimi ne çekiyorsa, oraya yöneldim. İlgilendiğim şeyin bana göre olmadığını anlayınca da başka yere yöneldim.

İş ve sosyal hayattaki en temel tavsiyem şu olur: kişi, nereye gitmek istediğini tam olarak belirlemeli. Bunun için de çok ciddi bir farkındalığa ihtiyaç var. Yani insanın kendisini çok iyi tanıması lazım. Bunun içinde belli bir süre geçmesi lazım. İstenilen şeye karar verildikten sonra; ona göre iş hayatı, sosyal hayat kademe kademe planlanmalı.

Üniversite öğrencilerinde gözlemlediğim şu; o anda ilgisini ne çekiyorsa, ben bu alanda ilerlerim diyor. Sonra işin içine giriyor, bakıyor. O işin kendine göre olmadığını anlıyor. Veya ben akademik ilerleyeceğim diyor. Yine kendisine göre olmadığını anlıyor, iş hayatına geçiyor. Bu seferde mesela 3 sene kaybediyor. 3 sene kaybetmek, iş hayatı için ciddi bir kayıp.

Benim hikayemde böyleydi. İTÜ ve Sabancı’ya başvurduğumu söylemiştim, ikisinden de kabul aldım. Laboratuvar olanakları ve maddi destek bakımından Sabancı daha iyiydi, orayı seçtim. Orada üç şapkam vardı. Birincisi, yüksek lisans öğrencisiydim. İkincisi, teaching assistant’lık yapıyordum, ders anlatıyordum. Üçüncüsü, projelerde research engineer olarak çalışıyordum. İlk sene TUBITAK projesi yaptık, ikinci sene de ASELSAN’da yüksek lisans tezimi yaptım.

Yüksek lisansın son döneminde akademinin bana göre olmadığını anladım ve işe hayatına giriş yaptım. Hem mühendislik hem sosyal hem ticari olması bakımından ARÇELİK’te satın alma tarafıyla başladım. Çin’den, Amerika’dan, Avrupa’dan komponent tedariği yapıyorduk.

Telekomünikasyon teknolojisi ilgimi çektiği için askerlikten sonra TURKCELL’e geçtim, satın alma uzmanı olarak çalıştım.

Daha sonra MBA (Master of Business Administration) yapmak için İstanbul Bilgi Üniversitesine girdim. MBA’in son 6 ayını Avusturya’da tamamladım. MBA’in önemine değinelim; Kişilerin işletme, finans, marketing bakış açısına sahip olması gerekiyor. Yani bu konularla ilgili teorik bilginin alınması lazım. Bunu sağlayanlardan biri de MBA.

Avusturya’dan dönünce 3-4 ay sonra Renault MAİS’e başladım. Satın alma tarafıyla başladım, satın alma yöneticisi olarak devam ettim. Son 2 senedir de Pazarlama Direktörlüğüne bağlı olarak, Tedarik Zinciri Yöneticisi olarak çalışıyorum. Renault, Dacia markalı bütün ürünlerin, fabrikalardan sipariş edilmesinden, talep planlamadan, araç lojistiğinden sorumluyuz. 10 kişilik bir ekibimiz var. İthalat süreçleri de dahil olmak üzere, bu bahsettiğim tüm süreçlerden sorumluyuz.

Buket Yaşar: Şu anki görevlerinizden biraz detaylı bahsedebilir miyiz?  1 gününüz nasıl geçiyor?

Ahmet Kemal Bakkaloğlu: Şu son 1 yıldır, bir günüm diğerine pek benzemiyor. Otomotiv sektöründe ciddi dalgalanmalar var. Kur artışları, talep planlama tarafında büyük bir riske neden oluyor. Çünkü otomotiv sektöründe bir ürünün sipariş edilip gelmesi, yaklaşık 1,5-2 ayı buluyor. Siz o 2 aylık süreç içerisinde sipariş ettiğiniz araçlara dokunamıyorsunuz, yani iptal edemiyorsunuz. Bu ürünlerin birim maliyetleri de epey fazla oluyor.

Bir ara sektöre ÖTV desteği de gelmişti. Bir anda tam tersi bir yön oluştu. Bunları yönetmek için ciddi mesailer harcadık.

Bir haftamın nasıl geçtiğini açıklayayım: Önümüzdeki 2-3 aylık periyotta pazara bakıyoruz. Pazar nereye gidiyor, araçlarımızın versiyonları bu pazarda nasıl gidiyor vs. bunlara göre 2-3 aylık planlamamızı yapıyoruz. Bu dediğim, makro planlama. Bir de şunu yapıyoruz: Mevcut bir stoğumuz var.  Şirketin satış hedefleri var. Bunlara istinaden mevcut stoğumuzu nasıl verimli bir şekilde dağıtabiliriz, kullanabiliriz vs. bunları planlıyoruz.

 Buket Yaşar: Tedarik zinciri alanında kimler çalışabilir?

Ahmet Kemal Bakkaloğlu: Özelleşmiş birtakım pozisyonlarımız var. Örneğin, ithalat tarafında. İthalatta mevzuat bilmek, ithalat mevzuatını bilmek çok önemli. Dolayısıyla o alanda yetişmiş kişiler, bu noktaya yönelebilir.

Diğer spesifik alan, homologasyon. Homologasyon için, yurtdışında üretilen arabaların Türkiye piyasasına uyumlu olduğunun kontrolü diyebiliriz. Türkiyedeki mevzuatlara uygun araba üretilmesinin takibi. Ciddi mevzuatsal okumalar gerektiren, ciddi analizler gerektiren bir pozisyon. Bu alana daha çok makine mühendislerinin yönlendirilmesi daha doğru olur. Çünkü işin teknik yanı fazla.

Diğer tarafta gam sorumlusu olan arkadaşlarımız var. Az önce bahsettiğim kısa vade, uzun vade talep planlama ve araçların şebeke içerisine dağıtımı ile ilgileniyorlar. Fransız şirketi olduğumuzdan kaynaklı, burada çalışacak olan kişilerin Fransızca bilmesi bir artıdır. İngilizce kesinlikle bilmeli. Kesinlikle ve kesinlikle mühendis bakış açısına sahip olup, analiz yapabilmesi gerekli. Mühendis tabanlı kişilerin ürün gam tarafında olması, benim tercihim olur.

Tedarik Planlama Sorumlumuz var, Tevfik arkadaşımız. Bu alanda çalışacak olan arkadaşlar da mühendis tabanlı olmalı. Mühendis olmalı diyorum ama net çizgi de koymamak lazım bazen. Çünkü bu, bakış açısı meselesi. “Trend böyle gidiyor, bunu böyle yapalım vs.” diyebilen, sayılarla arasının da iyi olması lazım. O nedenle mühendis olmalı diyorum ama bunun kesin bir ayrımı yok.

Ürün gam ve tedarik planlamada çalışacak olan kişilerin sunum becerilerinin de gelişmiş olması gerekir. Çünkü yaptığınız iş kadar, bunu sunabilmeniz de önemli.

Yurtiçi lojistik tarafında microsoft office bilmek önemli. Mühendis bakış açısına da ihtiyaç var yine bu alanda.

Hasar yönetiminde çalışacak olanların da arabadan iyi anlıyor olması gerekir. Bir hasar olduğu o zaman, ne kadarlık bir hasar kaybına neden olacağını bilmesi lazım. 2.el eksperti gibi bir uzmanlık alanı orası aslında. Yani bir çiziğe, boyaya ne kadar indirim vermesi gerektiğini bilmeli. Bunlar okulda kazanılacak şeyler değil. Zamanla, tecrübeyle, çalışmayla olan şeyler.

 Buket Yaşar: Son olarak, öğrencilere tavsiyeleriniz neler olur?

Ahmet Kemal Bakkaloğlu: Farkındalık yaratmaları, en büyük tavsiyem olur. Bu farkındalık, saatlerce oyun oynayarak olmaz. Bu farkındalık neyle yaratılabilir? Herkesin bunu yaratma stili farklı. Kimi müzikle, kimi tiyatroyla, kimi gezerek, kimi yazarak, kimi kitap okuyarak bu farkındalığı sağlıyor.

Gelecekle ilgili, ne yapmak istedikleriyle ilgili ilerlerken, attıkları adımların birbirleriyle çelişmemesi lazım. Ve başarı isteniyorsa, o alana pür dikkat odaklanılması gerekir. Her şey bir anda olmaz, yapılmaz; bunu da unutmamak gerekir. Odaklanma, verimli çalışma, ortalama bir zeka, biraz prezentasyon ve networking size başarıyı getiriyor.

Verdiği bilgiler için Sn. Ahmet Kemal Bakkaloğlu’na çok teşekkür ederim.

 

Buket Yaşar

Endüstri Mühendisliği Öğrencisi (2016-2020)

Karadeniz Teknik Üniversitesi