Üretkenlik, Line of Balance ve Diğerleri
Ülkemizin 1965-1980’li yıllarda verimlilik kavramı ile tanıştırılması ile birlikte o yıllardan beri birçok çalışma yapılmaktadır. İstatistiklere göre dünyada gerçekleşen verimlilik düzeyi %34-45 civarlarında olup, verimlilik düzeyinin %75-85 civarı beklenmesi ile sanayinin zaptedilemez bir güç olması da gerekli çalışmalar ile mümkündür.
İş gören başına düşen parça sayısı.. 🙂
Örneğin biten her parçanın ara montaj hattına taşınması ve ara parçaların da formen tarafından nihai montajın yapılacağı yere götürülmesi söz konusu bir fabrikada nasıl bir verimlilik artışı sağlayabiliriz? Yani insanların parçaları elleriyle taşıdıkları, gidip geldikleri bir fabrikada iş gören başına düşen parça sayısının komik olmaktan öteye geçmesi maalesef imkansızdır.
Üretkenliği arttırmak için aslında 10 temel maddeyi irdeleyip uygulamak ve düzenli olarak sürdürmek faydalı olacaktır:
- Yönetim desteği
- Güçlendirme ve eğitim
- İş etüdü
- Method ve zaman etüdü
- Performans ölçümleri
- Yazılım üzerinden sistemsel işleyiş
- Yönetimsel kontrol süreçleri [Line of Balance (LOB)]
- Kalite kontrol
- Personel yönetimi
- Daha iyi teçhizat
Görüldüğü üzere verimliliğin sağlanması için birçok farklı ana faktör vardır. İşletmelerin kapasitelerini arttırıp daha fazla üretmesi mümkündür ancak verimliliği atladığı takdirde kaçınılmaz son ile karşı karşıya kalması düşünülmesi gereken hassas noktalardan biridir.
“Daha zekice çalış daha fazla değil”
Maliyetlerin her gün arttığı günümüzde tüm bu süreçleri gerçekleştirebilmek için firma bünyesinde bir kurumsal kaynak planlama sistemi ise olmazsa olmazdır.
Özellikle Almanya’nın çıkarttığı Endüstri 4.0’ın da etkisiyle ise artık bu süreçleri konuştuğumuzu da görmek gerekir;
- Tedarik zincirinin analitik yöntemlerle yönetilmesi,
- Optimum planlama ile tam zamanında üretim,
- Otomatik veri toplama sistemleri,
- Araç rota ve yük optimizasyonları,
- Sanal ve gerçek dünyadaki verilerin analizi ile büyük veri yönetimi,
- RFID destekli akıllı üretim bantları,
- Fabrika dışındaki tedarikçilerin ve tüketicilerin de üretime dahil edilmesi,
- Üretilen ürünlerin IoT (Internet of things) konseptine uygun üretilmesi,
- Depo ve otomasyon yüksek teknolojileri ile akıllı depolar,
- Tarladan toplanan veriler ile çiftçilerin etkili ve hızlı planlar yapabilmesi,
- Fırının eve varmadan ısıtılması, çamaşır makinesi programının uzaktan başlatılması ve dahası..
Yani konumuz aslında sadece girdi ve çıktıyı yönetmek olsa da işte tüm bunları yapabildiğimiz fabrikalarımız daha VERİMLİ olacaktır.
Aksi halde geciken siparişlerin yarattığı kargaşa ile;
- Belki çok iyi operatörünüzü kaybedersiniz?
- Belki oluşan kargaşa ile makinede kalıp değişikliği sırasında yarattığınız hasar ile tamir faturası çok yüksek olacak?
- Belki fazla mesailerin yarattığı yükü omuzlanmak zorunda kalacaksınız?
- Belki geciken bir sipariş tüm fabrikayı seferber edeceksiniz?
“Yapılması gereken ise amaca yönelik bir politika oluşturmaktır.”
“Rakipleri alt edecek kadar iyi mallarımı neden zamanında sevk edemiyorum?” sorusunu kendinize sormak istemiyorsanız özetlemeye çalıştığım bu akışları planlayıp uygulamanız ile katma değerli olan üretiminizi/fabrikanızı sürdürülebilir hale getirip kuşaktan kuşağa geçişlerin başarılı olmasını sağlayabilirsiniz.
Rekabetin etkisi ile önceden kalite ve ürün tasarımı konuşulurken, şimdi ise fiyat ve sevkiyat hızının konuşulduğunu da unutmamak gerekir…
Kıymetli vaktinizi ayırıp okuduğunuz için çok teşekkür ederim,
Faydalı olması dileğiyle,
Saygılarımla,
Ahmet Savaş Göktürk