“Arkana Bakma O Tarafa Gitmiyorsun”

Herkese merhaba,

Umarım sağlığınız iyidir. Uzun zamandır kitaplarla ilgili yazmadığımı fark ettim ve bugün hemen harekete geçtim 🙂 Aylar önce okuyup altını çokça çizdiğim yerlere sahip olan bir kitabı konuk alıyoruz bugün, Arkana Bakma O Tarafa Gitmiyorsun. Adından çok etkilenmiştim, görür görmez hemen elime aldım ve içini karıştırdım. Dedim ki tam benlik, kesinlikle almalıyım. Doğru bir karar vermişim ki hala daha dönüp dönüp okurum. Çünkü kitapların referanslarını seviyorum. Bu kitapta da yararlanabileceğiniz birçok tecrübe ürünü var. Hadi gelin onlardan bazılarını inceleyelim.

Not: Kitapta çok kıymetli bilgiler var, çoğunun da altı çizili lakin yazı uzunluğundan hepsini paylaşamayacağım. Eğer sizi bu yazıyı okuduktan sonra kitabı almak için aklınızda “Acaba?” sorusu oluşuyorsa, bence kesinlikle almalısınız derim 🙂

 

Ve şimdi altını çizdiğim yerlere gelelim.

-Duygusal zekası yüksek bir insanı diğerlerinden ayıran unsur sanata ve sanatsal faaliyetlere ne kadar zaman ayırdığıdır. Entelektüel kanat ile sanatsal kanat arasında muhakkak bağlantı vardır. Ancak entelektüel olmak demek, sanata muhakkak meraklı olmak ya da sanattan beslenmek anlamına gelmez. Ancak, size çok yatkınlık sağlar.

-Hayatta mutlu olmak ve tatminkar bir hayata sahip olmak için en azından bir iki resim çizebilmeli, basit bile olsa bir enstrüman çalmayı denemelisiniz. Bilhassa vurmalı çalgıların terapi ve meditasyon özelliği vardır. Müzikle yakından uğraşan insanların, yanlış bir hayat tarzı seçmedikleri sürece meditasyona ya da başka bir terapi metoduna asla ihtiyaçları olmayacaktır. Bu resim ve tiyatro için de geçerlidir.

-Şevket Rado Umut Dünyası isimli kitabında şöyle diyordu:”Bu dünya ne o dünyasıdır ne bu dünyası, bu dünya umut dünyasıdır. Umut.” Umutsuzluk çok tehlikelidir. İnsanları çok uzun süre umutsuz bırakırsanız, diğer bütün ilkeleriniz ve sosyal sistemleriniz çökebilir.

– İş hayatı aslında dışarıdan bakıldığı zaman çok karmaşık gözüküyor. Çünkü sabahtan akşama kadar insan faktörü devreye giriyor. Ama ben her zaman şunu söylüyorum diyor yazar, eğer gerçek bir profesyonel gibi kendimizi yetiştirirsek ve daha okul çağlarında sanki gelecekte gerçek bir profesyonel olacakmış gibi kendimizi oryante edersek o zaman başarılı olmamak ancak bir şanssızlığa bağlı olacaktır.

-Ya zamanı yöneteceksiniz ya da birileri sizi yönetecek. Bu kadar net ve acımasızdır bu dünya…

-William Wately şöyle demiş:”Sabahtan kaybettiğin bir saatin bütün gün zararını çekersin.” Bu sözü her zaman akılda tutmak lazım…

-Akıl, kişiye sermayedir.

-Muhtar Kent diyor ki, başarının yolu sadece ve sadece ilişkiyi doğru kurmak ve dizayn etmek ile mümkündür. Aksi takdirde ne kadar iyi olursanız olun eninde sonunda duvara toslarsınız.

-Üzerinde Hiç Güneş Batmayan Bir Şirketi Yönetmek başlıklı konuşmasında doğru insanla çalışmanın önemine vurgu yapıyor Muhtar Kent. Doğru insan; dünya görüşüne sahip, kendi konfor alanının dışına çıkma cesareti olan ve sık sık çıkan, kültürlerarası fonksiyon gösterebilen, risk alırken öğrenebilen insandır.

-Önemli olan gittiğiniz, yaşadığınız, çalıştığınız mekana ve ülkeye saygılı olmak ve o kültürü anlamaya çalışmaktır. Muhtar Kent bunu söylemeye çalışıyor. Diğer kültürlere saygılı olan, onlara entegre olabilen ama aslında kendi kimliğini de asla kaybetmeyen insanlar ve çalışanlar…

-Rahmi Koç der ki; “Hayatta daima özünüz, sözünüz bir olsun”, “Başkalarının tecrübelerinden yararlanın”, “Kararsız olmayın, yanlış karar bile kararsızlıktan daha iyidir”

Yazıyı Rahmi Bey’in sözleriyle noktalayalım. Okuduğunuz için teşekkürler, bir sonraki içeriklerde görüşürüz. Kendinize iyi bakın, mutlu kalın.

 

Buket Yaşar

Endüstri Mühendisliği Öğrencisi (2016-2020)

Karadeniz Teknik Üniversitesi