Geleceğin Fabrikaları (FoF), Makine-İnsan ve Verinin Dansı

Factories of the Future (FoF) yani Geleceğin Fabrikalarını çok sık duymaya başladık. Başlıktan da anlaşılacağı üzere Makine-İnsan ve Verinin dans edeceği bir işletmecilik mantığı bizi bekliyor.

Konuşan makineler bizi bekliyor!

Her konuda olduğu gibi geleceğin üretim dünyasının da ne olacağı ve/veya ne gibi görüneceği ciddi anlamda merak ve araştırma konusudur.  Endüstri 4.0’ın önemli kavramlarından biri olan makinelerin konuşması ile birlikte insanlar ve makinelerin birbirleriyle ne tür bir iletişim içerisinde olacağı noktasında bir çok gerek akademik gerek ticari deneyler ve çalışmalar yapılmaktadır.

Çevik, uyarlanabilir ve zeki üretim süreçleri…

Geleceğin fabrikalarında insanların daha standart olarak ancak bir o kadar karmaşık bir süreç, makineler ve bileşenler ile karşı karşıya kalacağı konuşulmaktadır. Yani bir nevi yaratıcı değil, düzenli ve disiplinli iş yapanların kariyerlerinin daha parlak olduğunu mu anlamalıyız tartışmaya açık bir konudur. Bu yeni optimize edilmiş üretim konseptleri ile rotalara insan-makine operasyonların eklenmesi ile daha çevik, uyarlanabilir ve bir o kadar da zeki üretim süreçlerinin yaşanacağı beklenmektedir. Bu şekilde bir üretim kombinasyonu ile “Sanal” ve “Gerçek” kavramları birbirleri ile uyum içinde yaşayacak ve böylece daha verimli ve daha fazla çıktı elde edilmesi mümkün olacaktır. Daha az kaynak ile işletmelerde bu yapı sürdürülebilir biçimde yaşayabilecek. Ayrıca pazara daha hızlı yanıt verebilme gibi önemli bir fonksiyonun da işletmeye kazandırılacağı aşikardır.

Üretmek değil, veriyi yönetmek para kazandıracak!

Geleceğin fabrikaları modelinde yeni bir imalat safhasının başlangıcı da söz konusu diyebiliriz. Artık işletmeler tam otomasyon sistemi ile birlikte artan bir teknoloji kullanımı ile karşı karşıya kalmak zorunda olacaklardır. İmalatın içerisinde ve dışında sensörlerden topladıkları verilerin değerini her geçen gün daha iyi anlayacak ve yatırımlarını veriye yapacakları bile konuşulmaktadır. Üreten değil, verisini yöneten ve bilen işletmelerin ayakta kalacağı bir sürece girdiğimiz unutulmamalıdır.

Kendi kendini organize eden değer zincirleri…

Yeni konsept ile insanların, nesnelerin ve sistemlerin dinamik bir yapı içerisinde gerçek zamanlı optimize edilmiş olarak yani bir nevi kendi kendini organize eden değer zincirlerinin gelişerek hayatımıza gireceğini da özetle belirtmek isterim.

Çok değerli vaktinizi ayırıp okuduğunuz için çok teşekkür ederim,

Faydalı olması dileğiyle,

Saygılarımla,

Ahmet Savaş Göktürk